Bilim adamları 14.000 yıllık gizemi çözdü!

kureselisinma

Bilim insanlarının kafasını karıştıran 14.000 yıllık gizem, nihayet çözüldü!

Bilim adamları 14.000 yıllık bir gizemi daha çözdüler. Buz çağının sonlarında, dünya ısınmaya baÅŸladığı zaman, Kuzey Atlantik Okyanusu’nun bir parçası doÄŸmuÅŸtu. 14.000 yıl önceki kısa bir biyolojik üreme patlaması anında, denizin bu kısmı plankton, amoeba benzeri pek çok küçük canlı ile dolup taşıyordu. Biyolojik üreme bitene kadar da bu canlılar yüksek sayıda miktarlarda burada yaÅŸamaya devam ettiler. Ancak bu üreme patlaması, sadece birkaç yüzyıl sonra baÅŸladığı hızla sona erdi.

Daha önceleri araÅŸtırmacılar, demirin bu okyanus hayatını tetiklediÄŸini düşünüyorlardı. Ancak Wood Hole Ocenographic Institution (WHOI) tarafından yönetilen ve BirleÅŸik Krallık’ta yer alan Bristol Üniversitesi, Norveç’te yer alan Bergen Üniversitesi, Williams Koleji ve Kolombiya Üniversitesi’ne baÄŸlı Lamont Doherty Earth Observatory’nin de dâhil olduÄŸu yeni bir çalışma, demirin bu olayda gözüktüğü kadar önemli bir rolü olmayabileceÄŸini öne sürdü.

“Nature Geoscience”ta yayınlanan çalışma, “mükemmel fırtına” adı verilen geçici bir besin ve ışık topluluÄŸundan oluÅŸan bir olayın buz çağının hemen ardından gelen bu yaÅŸam patlamasını tetiklemiÅŸ olabileceÄŸini öne sürüyor.

“Pek çok insan, demire çok fazla inanmakta ve, gerçekte, modern bir okyanus kimyageri olarak, ben de kariyerimi demirin önemi üzerine kurdum. Ancak demir her zaman bizim düşündüğümüz kadar önemli olmayabilir.” WHOI’nin bilim adamlarından ve çalışmanın yazarlarından biri olan Phoebe Lam’ın konu hakkında kurduÄŸu cümleler bu ÅŸekilde.

Demir günümüz Kuzey Atlantik Okyanusu’nda hayat için önemli bir rol oynadığı için, bilim adamları eskiden de bunun bu ÅŸekilde olduÄŸunu varsaymışlardı. Hipotez, buz çağı sona erip buzullar eridiÄŸi sırada, suların yükselerek çevre kara parçalarını yuttuÄŸu ve bu ÅŸekilde denize demir taşıyarak bir yaÅŸam patlaması yarattığı yönündeydi.

Okyanusun dibinde yer alan çökeltiler incelenerek yapılan geçmiş araştırmalar, sürekli olarak bu yaşam patlamasının izine rastlıyorlardı. Bu iz, artmış bir opal ve kalsiyum karbonat birikintisine sahip bir katman olarak ortaya çıkıyordu ki bu maddeler foraminifera (delikli ve sert bir kabuğa sahip olan tek hücreli canlılar) ve bitkisel planktonların temel yapılarını oluşturmakta. Ancak kimse bulunan fosillerde demir için özel bir araştırma yapmamıştı.

Lam ve çalışma arkadaşlarının oluşturduğu uluslararası araştırma takımı, çöküntü merkezlerine geri dönerek demirin durum üzerindeki etkisi için özel bir araştırma başlattı. Kamçatka Yarımadası yakınlarındaki bir bölgeden alınan GGC-37 adı verilen bir çöküntü örneğini test ettiler. Yaklaşık her beş santimetrede bir yapılan bu test, zaman boyunca geri dönerek yaşam patlamasının öncesine kadar devam etti. Örneklerin kimyasal yapıları incelenerek, demir varyasyonlarının kontrolü yapıldı. Demir izotopları bu çalışmada önemli bir yer tutuyorlar çünkü bu izotoplar, demirin hangi kaynaktan geldiğinin anlaşılmasında kullanılabiliyor.

Demir, belki de o kadar önemli değilmiş!

AraÅŸtırmacıların karşılarına çıkan sonuç ise onları ÅŸaşırtmaya yeterliydi. “Demir akışının buzul döneminde son derecede yüksek olduÄŸunu ve erime sırasında düştüğünü gördük.” diyen Lam “Bu yaÅŸam patlamasının öncesinde ise herhangi bir demir sinyali ile karşılaÅŸmadık.” ÅŸeklinde konuÅŸmasına devam ediyor.

Araştırmacılar, çöküntü kayıtlarını temel alarak, yaşamın yükselişi için yeni bir sebep öne sürüyorlar: Bir olay zinciri, kısa süreli bir yaşama izin verecek bir ortam yarattı. Değişen iklim, Kuzey Atlantik okyanusunda derin bir karışım yarattı ve bu karışım, küçük planktonların ihtiyacı olan besinleri suyun üst seviyelerine taşırken, planktonları da derinlere taşıyarak bu besinlere ulaşmalarını sağladı. Bu sırada eriyen buzullardan ortaya çıkan bir tatlı su dalgası bu karışımı durdurarak, plankton ve diğer küçük canlıları ince, aydınlık, besin açısından zengin ve demir içeren bir katman içerisine hapsetti ve bu yaratıklar çoğalmaya başladı.

Konuyu anlatan son cümle ise yine Lam’dan geliyor: “Sonuç olarak üreme zirvesini tetikleyenin bu olduÄŸunu düşünüyoruz, bütün bunların hepsi bir arada oldu. Ve bu geçici bir ÅŸeydi, çünkü demir oranı azalmaya devam ediyordu ve besinler bir süre sonra yok oldular.”

Bu araÅŸtırmanın buldukları, demirin bu kadim patlamayı tetiklediÄŸini reddederken, modern bir fikir hakkında da yeni sorular doÄŸuruyor. Bazı bilim adamları, günümüz dünyasının okyanuslarını demir ile besleyerek bitkisel plankton yaÅŸamını tetiklemeyi ve bu planktonların yardımı ile atmosferden bir miktar karbondioksiti çekerek iklimleri sakinleÅŸtirmeyi planlıyorlardı. “Demir Hipotez” olarak geçebilen bu fikir, önemli bir karşıtıyla karşılaÅŸmış oldu.

WHOI’dem bir deniz kimyageri olan Ken Buesseler konu hakkında “Bu çalışma, bitkisel okyanus planktonlarının çoÄŸalması üzerinde birden fazla etken olduÄŸunu gösteriyor, sadece demir yeterli deÄŸil. Bir geo-mühendislik aracı olarak okyanusa demir ekleyerek karbonu emmeye çalışmayı düşünmeden önce; daha önceden bizim için yapılmış, doÄŸal sistemlere demir eklemenin, ya da eklememenin, getirdiÄŸi sonuçları gösteren bu ÅŸekildeki çalışmaları desteklemeliyiz. Böylelikle sonuçlar hakkında daha iyi bir bilgi sahibi olabiliriz.” diyor.

Kaynak : Chip Online


Bir cevap yazın

Connect with: