Abant Gölü elden gidiyor

WWF Türkiye, Abant Gölü ile ilgili yaptığı açıklamada şu sözlere yer verdi:

Gölün seviyesini yükseltmek amacıyla yapılan set; 400 doğal yaşlı ağacın kuruma sürecine girmesine yol açtı. Göl çevresindeki araç trafiğine kapatılması gereken yol, Plan’a aykırı biçimde araç trafiğine yönelik olarak genişletildi.

1988 yılında Tabiat Parkı ilan edilen Abant Gölü Tabiat Parkı, sahip olduğu değerleri kaybetme tehdidiyle karşı karşıya. Abant Gölü Tabiat Parkı’nın 2007 yılında tamamlanan ve 2009 yılında revize edilen Uzun Devreli Gelişim Planı, alandaki biyolojik çeşitlilik değerlerinin korunması ve yönetimi için temel ilkeleri içeriyor. Plan; Göl’de ve çevresinde yapılabilecek/yapılamayacak faaliyetleri tanımlayan yasal bir belge. Geçtiğimiz yıllarda, giriş kontrolü ve rekreasyon alanlarının yönetimi Bolu Valiliği’ne devredildi. Takip eden süreçte; Abant Gölü Tabiat Parkı Uzun Devreli Gelişim Planı’nda yer almayan uygulamalar göl çevresindeki doğal ormanlarda tahribat oluşturmaya başladı. Planda, göl çevresindeki yolun motorlu araç trafiğine kapatılması, yalnızca yürüyüş ve atlı araba gezinti yolu olarak kullanılması yer alıyor. Aynı biçimde, Plan yol genişletme, yükseltme ve yeni yol açma faaliyetlerini yasaklıyor. Buna karşın, Valilik yolu araç trafiğine yönelik olarak 7 metreden 11 metreye genişletti. Gölün seviyesini yükseltmek ve yüzeyini genişletmek amacıyla Valilik tarafından yapılan set; yüzlerce bitki türünün, piknik alanlarının, ormanın, çayırlık ve meranın sular altında kalmasına neden oluyor. Kökleri su altında kalan ağaçlar kurumaya başlıyor.

WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, “Farklı koruma statülerine sahip korunan alanlarımızın yönetiminin, belli ölçülerde yerel yönetimlere devredilmesi çeşitli sorunları da beraberinde getiriyor. Bu yaklaşımın olumsuz sonuçlarının ve ağır tahribatın görüldüğü son örnek Abant Gölü Tabiat Parkı’dır,”dedi.

WWF-Türkiye; Abant Gölü çevresindeki yol yapım çalışmalarının durdurulması ve yaşanan tahribatın giderilmesi için gerekli adımların atılmasını talep ediyor. 2010 yılının küresel düzeyde Biyolojik Çeşitlilik Yılı olarak kutlandığı şu günlerde, sağladığı sayısız işlevler ve sahip olduğu önemli biyolojik çeşitlilik değerleriyle geleceğimizin sığınakları olan korunan alanlarımızın, hazırlanan yönetim planlarıyla uyumlu ve konusunda uzman kişilerce etkin bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir.


Bir yanıt yazın

Connect with: